to give notice of danger to; to warn; to exhort [one] to take heed

listen to the pronunciation of to give notice of danger to; to warn; to exhort [one] to take heed
الإنجليزية - التركية

تعريف to give notice of danger to; to warn; to exhort [one] to take heed في الإنجليزية التركية القاموس.

caution
{i} dikkat

O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu. - He cautioned me against being careless of my health.

Lütfen dikkatli olun. - Please proceed with caution.

caution
{i} uyarı

O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu. - He cautioned me against being careless of my health.

caution
{i} sakınma
caution
{f} uyarmak
caution
{f} ihtar etmek
caution
ihtar vermek
caution
ikaz etmek
caution
uyar

O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu. - He cautioned me against being careless of my health.

Sınıfta aşikar bir şekilde sigara içen lise öğrencileri ve onları uyaramayan öğretmenler cezalandırılacak. - High school students who flagrantly smoke in class and the teachers who can't caution them will be punished.

caution
{f} tembih etmek
caution
{i} garip şey
caution
dikkat,v.uyar: n.uyarı
caution
{f} dikkatini çekmek
caution
{i} uyarma
caution
eski
caution
{i} teminât
caution
cautionary uyarıcı
caution
{i} uyarma, ikaz
الإنجليزية - الإنجليزية
caution
to give notice of danger to; to warn; to exhort [one] to take heed
المفضلات